Bugün artık Türkiye Cumhuriyeti herkes için daha güvenli bir
ülke. Can
Dündar veErdem Gül hapishanede.
Terörist diye hem de. Hissetmişsinizdir. Bugün işe giderken,
çocuğunuzu okula gönderirken bir derin nefes almışsınızdır.
Memleketin polisi, savcısı, hâkimi, Başbakanı ve elbette
Cumhurbaşkanı bir araya geldiler ve hepimizi kurtardılar.
Suruç’ta, Ankara’da insanlar patlatılarak katlediliyorsa sebebi Can
Dündar ile Erdem Gül idi.
Bunlar uluslararası terör ağına mensupturlar. Şayet Paris’te tek
amacı İslamofobiyi azdırmak olanlar insanları bir konser salonunda
kurşuna dizdiyse bunun da sorumlusu bu iki kafadardı.
Cumhuriyet gazetesi burası, derin devletin harman olduğu yer.
TIR’lar hakkında haber yapması boşuna mı zannettiniz? Gazete
yönetimi TIR’ların götürdüklerini beğenmedi. Öyle üç beş Libya
kökenli mühimmatla rejim mi değişir Allah aşkına. Tabii ki TIR’ları
da Cumhuriyet durdurdu. Can ile Erdem baş başa verdiler. Ölçtüler
biçtiler. Yok efendi dediler. Bu TIR’lardaki malzemenin mala davara
faydası yok. Yeterince malzeme göndermeyi beceremeyenlere isyan
ettiler.
Hanımlar beyler, burası Cumhuriyet gazetesi. Tek derdi devletin
bekasıdır. Bu gazete kendine malzemenin yetersizliğini dert etti.
Bu işin yolu bu değildir dedi. Beş füze, on tank topu... Yahu
olacak iş mi?
İtiraf ediyorum. Devletimizle kavga ettik. Tek amacımız Suriye’deki
muhaliflerin Türkiye’ye güvenmesiydi.
Mevcut iktidarın onlara üç beş TIR ile gönderdiğinin amaca hizmet
etmeyeceğini görmemizdi. Belki “şefkat tokadı” atarsak
devletimiz cephede savaşın kaderini değiştirecek yardımı yapmayı
akıl eder diye düşündük.
Vallahi Can Dündar böyle düşündü, Erdem Gül böyle düşündü. Ne yalan
söyleyeyim gizlice toplandık. Hep bunları konuştuk.
Yukarıdaki paragrafta “hizmet” ve “şefkat
tokadı” dedim. Zira kısa köşe yazarlığı hayatım cemaati
eleştirmekle geçti. O kadar ki en acar savcı bile beni cemaate
bağlamakta zorlanır. İşlerini kolaylaştırayım dedim.
Neyse, bugün güzel bir gün. İki büyük terörist hapishanede. Biri
Can Dündar diğeri Erdem Gül.