Elinizde tuttuğunuz gazete bir saldırı altındadır. Genel yayın
yönetmeni, gazetenin sahibi olan vakfın yöneticileri, yazarları
hapistedir. Cumhuriyet’in kantin sorumlusu tutukludur. Cemaatin bir
seneden fazla tutsak aldığı Ahmet
Şık gözaltına alınmıştır.
Cumhuriyet, yeni yıla böyle giriyor. Alışık olduğu
şekilde.
12 Mart darbesinde gazetenin yazarları tutuklandı. Bugünküne benzer
bir süreçle darbeciler kendilerine yakın bir yönetimin peşindeydi.
İşin sonunda başarılı olamadılar.
12 Eylül darbesinde yargılanmayan kalmadı. Gazete askeri yönetim
tarafından ara ara kapatıldı.
Cemaat-AKP koalisyonu sırasında gazeteye el bombaları atıldı.
Gazetenin sembolleşmiş ismi İlhan
Selçuk gözaltına alındı. Ankara
temsilcisi Mustafa Balbay başta olmak
üzere yazarları hapse atıldı ve yargılandı.
Yeni bir darbe sürecindeyiz. Cumhuriyet yine hedefte. Demek ki hâlâ
aynı yoldaki baskıcı rejimlerin susturmaya çalıştığı, zapturapt
altına almaya uğraştığı bir gazete olmaya devam ediyor.
Çekilen eziyete, arkadaşlarımızın içeride olmasına rağmen, böylesi
dönemlerde “makbul gazete”, “müsait gazeteci”,
“uysal yazar” olmaktan yeğdir. Öyledir zira tarihsel
haklılık diye bir olgu var.
Cumhuriyet 12 Mart’ta, 12 Eylül’de, cemaat-AKP koalisyonunda nasıl
haklı bir direniş gösterip geri adım atmadıysa bugün de aynı tutumu
sergiliyor. O vakit nasıl haklı çıktıysa, yine haklı
çıkacak.