Savaş pek ciddi iştir. Haliyle demokratik düzenlerde yurtdışına
asker göndermek, silahlı kuvvet kullanmak için özel hukuki usuller
öngörülür. Mesela zamanında ABD öncülüğündeki Irak işgaline
katılmamamızı, anayasanın yurtdışına asker göndermek için nitelikli
çoğunluk aramasına borçluyuz.
Afrin’e yapılan Zeytin Dalı operasyonunun uluslararası hukuk
açısından tartışılması başka bir konu. Ancak kamuoyunda Irak-Suriye
tezkeresi diye bilinen, Irak ve Suriye’ye sınır ötesi operasyon
konusunda hükümete verilen yetkinin bir yıl daha uzatılmasına
ilişkin tezkere, eylül ayında AKP, CHP ve MHP oylarıyla
geçmişti.
Bu üç parti, Afrin operasyonuna verdikleri destekle, askeri
müdahalenin eylül ayındaki tutumlarıyla uyumlu olduğunu göstermiş
oldu.
Demokratik düzenlerde, her kararın kamuoyunda enine boyuna
tartışılması esastır. Hele söz konusu olan Meclis’te nitelikli oy
çoğunluğu aranan kuvvet kullanma kapsamındaysa. Yetki hükümete
sonsuza dek verilmez. Dolayısıyla hükümet yetki sahibi olmasına
yetki sahibidir ancak askeri müdahalenin yerindeliği ve muhtemel
etkileri hakkında eleştirilerin serbest olması demokrasinin
gereğidir.
Gelgelelim, bugün Afrin operasyonunu eleştirenlerin toplantı ve
gösteri yürüyüşü hakkının bulunduğu söylenemez. Miting düzenlemeye
çalışanların gördüğü sert baskı bunu ispat etmekte. TCK’nin
devletin güvenliğine ilişkin suçlar bölümünde yer alan suçların bir
askeri operasyonun yerindeliğine yönelik eleştirileri kapsadığını
söylemek en fantastik hukuki yorumla dahi mümkün değildir.
Gelişmiş demokratik düzenlerde, toplumun bazı kesimlerinin
hükümetlerin aldığı ya da almayı planladığı kuvvet kullanma
kararları aleyhine gösteri yaptıkları malum. Toplumların
gelecekleri hakkında en doğru karara ulaşmaları için her kesimin
sesinin kamuoyuna ulaşabilmesi demokrasini...