Başbakan memleketin yönetildiği sistemi “Başbakan ile
Cumhurbaşkanı arasında problem çıkarmaya yönelik bir
sistem” olarak değerlendirdi. Ancak başkanlık için bir acelesi
olmadığını da
ekledi. Erdoğan ise “Artık rejim
endişelerini gündemimizden çıkarmalıyız” dedi.
Başkanlık ısrarından vazgeçilmiyor. Aksine bu açıklamalar,
başkanlık için gerekli anayasa değişikliğine yönelik. AKP’nin seçim
zaferine rağmen hâlâ başkanlık getirebilecek sayıda milletvekili
yok. Daha çok topu yere indirerek, kontrollü bir oyuna
geçileceğinin sinyalleri. İkna edilmesi gereken milletvekilleri
var. Şayet bireysel milletvekili transferi yolu seçilmeyecekse,
muhalefet partilerinin ikna edilmesi gerekecek.
İlk akla gelen zor gün dostu
MHP. Bahçeli yönetiminde bir MHP,
şimdilik pek başkanlığa destek vereceğe benzemiyor. Dün, MHP’nin
Başkanlık Divanı toplantısında kurultay çağrılarının başkanlık
sistemine bağlandığına ilişkin haberler yer aldı. Buna göre Bahçeli
ve ekibi kurultay çağrılarının arkasında “Anayasa
değişikliği ve başkanlık sisteminin halka dayatılması ve
partinin karıştırılmasınıamaçlayan istihbarat örgütünün
olduğu”nu düşünüyormuş.
Bu elbette bir seçim hezimetinden istifa etmeden kurtulmak için öne
sürülmüş bir gerekçe olabilir. Yine de not düşmekte fayda var.
Neticede istihbarat örgütüyle dün tanışmış bir parti değil
MHP.
CHP şimdilik başkanlık sistemine karşı açıkça tavır aldı. İkna
edilmesi en zor parti gibi görünüyor. Ama mesela parlamenter
sistemin çöpe atılmadığı “denge ve
denetleme” mekanizmalarının güçlendirildiği
bir “yarı- başkanlık” rejimine CHP destek verir mi?
Pek uzak bir ihtimal.
Ya HDP?