Erdoğan, muhtarlara seslenirken neden
birdenbire Lozan Antlaşması’nı eleştirmek istedi? Bir defa altını
çizmek gerekir ki sayın Erdoğan söylediklerinde son derece samimi.
Mensubu olduğu İslamcı geleneğin Lozan hakkındaki fikirleri belli.
Cumhurbaşkanı’nın Mas-Kom-Yah adlı tiyatroda oyunculuk yaptığı
dönemlerde şekillenmiş olan fikir dünyasında Lozan neredeyse nefret
edilen bir antlaşmadır.
Elbette bu nefret, ciddi bir araştırmaya, tarih ve siyaset bilimi
bilgisine dayanmaz. Daha ziyade, Necip
Fazıl’ın, İsmet Paşa ve Lozan’ın
İçyüzü makalesiyle, fes takınca fes takılan dönemleri
bildiğini zanneden Kadir Mısırlıoğlu’nun
“Lozan Zafer mi Hezimet mi?” kitabına dayanır. Bir de elbette akli
melekelerinin yerinde olmadığı konusunda geniş bir mutabakat olan
Dr. Rıza Nur’un meşhur
hatıralarına.
İnanmak istedikleri şudur: Bu mazlum halk Kurtuluş Savaşı’nı verdi
ancak Batıcı elitistler, İngilizlerin taleplerini masada kabul
ederek ruh kökümüze ihanet etti. Memleketi Batı yörüngesine
soktular, sonradan da hilafeti kaldırarak sömürgelerde yaşayan
Müslümanları Birleşik Krallık’ın insafına terk ettiler.
Bu iddiaların kanıtı yoktur, geçerliliği yoktur ve aslında külliyen
yanlıştır. Gelgelelim Türkiye’deki siyasal İslamcılığın
efsanelerinden biridir. Libya sebebiyle önceden İtalya’nın ele
geçirdiği adaların Lozan’da kaybedildiği gibi bariz tarihi
hataların Cumhurbaşkanı tarafından dillendirilmesi de gerçeklerden
çok, efsanelere inanıldığının somut bir örneği.
Siyasal İslamın Lozan’la kavgası eski mesele. Fakat bunun şimdi
gündeme gelmesiyse muhtemelen tesadüf değil. Birinci Dünya
Savaşı’ndan sonra Irak ve Suriye’ye Sykes-Picot, Türkiye’ye ise
Sevr empoze edilmeye çalışıldı. Bu coğrafyada dönemin Batılı
emperyalistlerinin dayattığını savaşarak reddeden tek ülke
Türkiye.
Arap Baharı ile başlayan süreçte Ortadoğu tekrar şekillenirken
Ortadoğu’ya Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra şekil veren
uluslararası düzenlemeler de tartışılmaya başladı. Bu tartışma,
Ortadoğu’nun ağabeyi olmak isteyen ve zaten Lozan’la kan davası
olan siyasal İslamcıların pek hoşuna gitti. Fırat Kalkanı ile
Suriye’ye bir askeri operasyon yapılırken Lozan’ın hedefe konması
tesadüf değil.