Türkiye Cumhuriyeti tarihinde başkanlık sistemine karşı en sert
açıklamaları yapan siyasetçi Devlet
Bahçeli’dir. O kendine has üslubuyla, bugünkü ortamda
tekrar etsek muhakkak mahkemelerde sürüneceğimiz neler neler
söyledi.
Başkanlığa karşı siyasetin tunçtan siperiydi Devlet Bey. Sonra
malum, ani bir dönüş yaparak Sayın Erdoğan’a
başkanlığı hediye etmeye karar verdi.
Hâlâ bu ani dönüşünün gerekçelerini izah etmiş değil. Bu sebeple
kamuoyu araştırmaları partisine oy veren seçmenin ağırlıklı olarak
hayır oyu vereceğini gösteriyor.
İşin daha da tuhafı, Sayın Bahçeli hâlâ neden başkanlık sistemini
istediğini anlatamıyor. Bunun yerine hayır oyu vereceklere hakaret
etmeyi tercih etmekte. Kendi tabanına hakaret eden bir genel başkan
olarak da tarihe geçmeyi başardı. Muhtemelen daha büyük başarısı
ise MHP’yi ortadan kaldıran siyasetçi olarak anılması olacak. O
günler de pek uzak değil. Partisi AKP tarafından yutulmak
üzere.
Bahçeli’nin neden başkanlık sistemini arzuladığını anlamak için
elimizde iki açıklama var. İlki bütün bu anayasa değişikliği
sürecini başlatan çağrısı: “Başkanlık sistemine geçme arzusu
taşıyanlar bir fiili durum yaratmışlardır. Bu fiili durum, bu
şekliyle devam ederse Türkiye, bir kriz ve kaos ortamına
sürüklenebilir.”
İkincisini ise dün dile getirdi: “Anayasa değişikliği
kapsamındaki ‘evet’ kararımızda, yakın tehditler
belirleyici olmuştur.”
Yani Bahçeli’ye göre başkanlık isteyen Sayın Erdoğan fiili bir
durum yaratmıştır. Bu fiili durum kriz ve kaos üretecektir ve bu
aynı zamanda yakın bir tehdittir. Bu sebeple bu fiili durumu
yaratan Erdoğan’a istediği verilmelidir.
Bu açıklamalardan bunun haricinde bir anlam çıkartabilen var
mı?
Bahçeli kendisinin açıkça ifade ettiği üzere iktidarın
oldubittisine teslim olmuştur. Belli ki korkmaktadır. Kaos, krizler
ve tehditlerden bahsetmektedir.
Sayın Bahçeli neden korkmaktadır? Nasıl bir korku Sayın Bahçeli’yi
rejim değişikliğine varacak bir sistem değişikliğinde AKP’nin
koltuk değnekliğine razı etmiştir?
Başkanlık gelmezse memleketimiz ne gibi “yakın
tehditlere” maruz kalacaktır.
Dahası Sayın Bahçeli neden bunları açıklamak yerine hayır oyu
kullananların referandumdan sonra “kaçacak delik
arayacağını” söyleyecek kadar Cumhurbaşkanı’nın sözcüsü
olmuştur?