Kokteyl hazırlamak kolay değil. Denk geldiğinde içenler bilir ki
acemi ya da aceleci bir barmenin elinden çıkan bir kokteyl
hakikaten içilmez olabilir. Ama en fenası fazla hırslı bir barmenin
kendini ispat etmek için eline gelen her şeyi bir arada bardağa
boca ederek elde ettiği karışımdır. Mevzuya uyanamayıp içeni ancak
mide bulantısı ve hızlı bir sarhoşluk bekler.
Ankara katliamından sonra Sayın Erdoğan’ın
dediklerini hatırlayalım:
“Kalkıyorlar, burayı DAEŞ yaptı, bilmem kim yaptı...
Burada DAEŞ de var, PKK devar, Muhaberat da var,
burada Suriye’nin kuzeyindeki PYD terör örgütü de
var...”
Aralarında bir üslup farkı var.
Sayın Davutoğlu hemen olayı
kavramsallaştırmıştı:
“Görülüyor ki, birileri Türkiye’de bir ‘kokteyl
terörü’ diyorum ben buna, tüm terörörgütlerini karıştırarak
bir işe kalkışıyorlar.”
Peki dönemin Adalet Bakanı? O da geri durmamıştı:
“Suriye’deki örgütlerin bu işlerin içerisinde olduğu,
sadece DAEŞ, PKK değil, paralelyapının da buna dahil
olabileceğini düşünüyorum.”
Melih Gökçek ise Ankara katliamının
arkasında “HDPPKK” nin olduğunu ileri sürmüştü.
Sonra ne oldu?
IŞİD’in Paris saldırılarından sonra 20 Kasım’da BM Güvenlik Konseyi
2249 sayılı bir karar yayımladı. Bu kararda, IŞİD’in son zamanlarda
yaptığı saldırılar arasında Ankara katliamı da sayıldı. Karar
metninde Tunus, Rusya, Fransa, Lübnan’la beraber Türk hükümetine de
taziyede bulunuldu.
Hükümetimizden “Hayır efendim, Ankara katliamı
sadece IŞİD’in işi değil, bu kokteylbir saldırı, işin
içinde PKK, Muhaberat ve PYD var” diye bir tepki gelmedi.
Taziye reddedilmedi. IŞİD de Güvenlik Konseyi’ni yalanlamayarak bir
anlamda katliamı üstlenmiş oldu.