Cemaatin dinleme ya da gizli görüntü kaydı yaptığı iddiasına kim
şaşırır?
Peki iktidar çevrelerinin kendilerine muhalif gördüğü herkesi
cemaatçi ya da cemaatçilerin elinde rehine diye suçlamasına kim
şaşırır?
İkisine de güvenmenin ya da birinden birini tutmanın manası yok.
İktidarcemaat işbirliğinde yürütülen davalarda yapılan
sahtekârlıkları gördük.
İktidar medyasının yalanın bile utanacağı yalan haberlerini
de.
Meral Akşener konusunda baltayı taşa vurmuşa
benziyorlar. Pespaye dedikodu seviyesindeki televizyon programında
ileri sürülen iddiaya, iddia sahibi bile sahip çıkamadı.
Önce kaseti var dersen, sonra ama ben izlemedim diye eklersen,
sonra da izlemediğin kasetin montaj olduğunu belirtirsen
inandırıcılığın kalmaz. Bir süredir inandırıcılık umurlarında
olmadığı ve kendi kitlelerini ahmak yerine koydukları için bu
derece ferahlar. Ancak bu defa büyük paralel
avcısı Erdoğan’ın bile desteğini
alamadılar.
Cumhurbaşkanı ve eşi, Meral Akşener’i aramış ve üzüntülerini ifade
etmiş.
Ben olsam Sayın Erdoğan’ın üzüntülerine çok itibar etmezdim. İşine
geldiğinde kaset meselelerinden bahsetmeyi seven bir tabiatı var. O
programda yaptıklarıyla bugün belli ki “günah
keçisi” ilan edilecek ikiliden fazla bir farkı yok.
Deniz Baykal ve MHP’li milletvekilleriyle
ilgili kaset meselesi ortaya çıktığında ne yaptığı unutulmasın.
Seçim zamanıydı ve Erdoğan meydanlarda kaset işlerini iştahlı bir
üslupla ağzına sakız etmişti.
Ne dedi Baykal için:
“Kendisinden önceki beline hâkim olamadı. Hâlâ bu medya, bu
siyasiler ‘İnsanın özeline karışıyor’ diyorlar. Yahu
kendi eşiyle mi bir şey oluyor da özel oluyor. Bu özel
değil, bu genel genel. Bu genel bir ahlaksızlıktır…”
Yetinmedi devam etti: