Cumhuriyet yönetici ve yazarlarının tutuklanmasına neden olan
iddiaları gördünüz mü? Tutuklama kararının üzerine inşa edildiği
soruları gördünüz mü?
Dava şayet arkasında “FETÖ” sanığı bir savcının olmasıyla
çökmediyse bile bu sorularla çökmeyi bırakalım un ufak olmuş
halde.
Adalet Bakanı, soruşturmanın bizzat kendisi “FETÖ” üyesi
olmaktan ağırlatılmış müebbetle yargılanan bir savcı tarafından
yürütülmesini “talihsizlik” diye değerlendirdi. Meselenin
kamuoyunda duyulmasıyla beraber derhal sanık savcının yanına sanık
olmayan savcılar konuşlandırıldı.
Bu büyük siyasi ve hukuki rezaleti örtmek için yapılan bu son
dakika hamlesi belli ki işe yaramamış. “FETÖ” sanığı
savcının yardımına koşturuveren yeni savcılar da kayda değer bir
sav bulamamışlar.
Efendim, Ahmet İnsel,
Aydın Engin’e bir internet sitesinin
masrafları için 250 lira mı göndermiş. Sorguda bu PKK bağlantılı
Ahmet Faik İnsel’in Aydın Engin’e 250.000 lira yollamasına
dönüşmüş. İddiada tek doğru husus İnsel’in göbek adının Faik
olması. Bu sayede savcılarımız ceza hukukunun amacı olan maddi
gerçeğe ulaşma konusunda müthiş bir başarı elde etmişler. Hepimiz
İnsel’in göbek adını öğrenmiş olduk. Tebrikler.
Başka? Cemaatçi olduğu ileri sürülen bir yatak firması Cumhuriyet’e
7 ilan vermiş. Aynı firma Sabah gazetesine 83 ilan vermiş ama ne
gam. Parmağını ıslata ıslata toplam 7 adet yatak reklamı sayan bir
hukuk aklı bu gazetenin yazarlarını Silivri’ye gönderdi.