“Erdoğan kendi kişisel kariyer
hedefleri tek adam olmak, diktatörlüğe kaymak için
taşıdığı makamın imkânlarını edep ve hayâya sığmayacak
ölçüdeucuzlatmıştır.”
Sayın savcı, ben demedim
Sayın Bahçeli dedi. Şubat
2015’te.
“Bu gerilim stratejisinde bir diktatör doğuyor. Bu diktatör de
ülkeyi tek başına yönetmeye talip olduğunu söylüyor. Kim
ne derse desin hiçbirisine aldırış etmiyor.”
Bunu da ben söylemedim. Sayın Bahçeli söylemiş.
Önceki gün yine bu diktatörlük meselesi açılmış. Bu defa Sayın
Bahçeli, Sayın Erdoğan’ın çok acımasız eleştirilere uğradığını
ifade ederek “Türkiye’dediktatör olmaz. Bir defa
diktatör Türkçe değil” demeyi tercih etti.
Ben de derin bir nefes alarak rahatladım. Ev üzerime üzerime
geliyordu. Televizyonu aldım pencereden aşağı fırlattım. Sebebi
belli. Türkiye’de televizyon olmaz, bir defa televizyon Türkçe
değil. O esnada telefon çaldı. Haliyle onu da kırıp attım zira
Türkiye’de telefon olmaz, bir defa telefon Türkçe değil. Makine
Türkçe değil, gitti mi çamaşır makinesi de. Gitti. Eh elim
değmişken modemi de kırdım, internet de gitti. Uzatmayayım evde adı
Türkçe olmayan ne varsa imha ettim gitti. Ferah ferah
oturuyorum.
Bir yandan da düşünüyorum. Madem Türkçede diktatör olmadığı için
Türkiye’de diktatörlük tehlikesi yok, Sayın Bahçeli bizi senelerce
hangi sebeple Erdoğan diktatörlüğüne karşı uyardı.