Bugünlerde en çok konuşulan iki mesele bile 16 senedir süren bu
iktidar anlayışının yaşadığımız krize nasıl yol açtığını
gösteriyor. SEKA ve Telekom özelleştirmelerinin acı sonuçlarını
yaşıyoruz.
Türkiye’de kâğıt üretilmiyor. Kâğıt ithal ediyoruz. Hem dövizdeki
önlenemeyen artış hem de kâğıdın dünya piyasalarında fiyatının
yükselmesiyle beraber yayıncılık sektörü ciddi bir bunalıma girdi.
Dün Cumhuriyet’te Gamze Bal’ın
haberinde okumuşsunuzdur. Kitap maliyetleri yüzde 60 oranında
arttı. Piyasada kâğıt bulmak zor. Yabancı kitaplar için ödenecek
telif miktarları da liranın baş aşağı gidişiyle katlanmış durumda.
Sonbaharla beraber kitap fiyatları artacak, birçok kitap
basılamayacak.
Kâğıt sorunu gazete ve dergileri de vurdu. Cumhuriyet dahil bazı
gazeteler fiyatlarını artırdı. Aydınlık yayınına üç gün ara
verirken, kimi gazeteler eklerini kaldırıyor. İktidar tarafından
sübvanse edilmeyen yayın organlarının ayakta kalması her
zamankinden daha zor.
SEKA 2005’te özelleştirildi. Yargı defalarca bu özelleştirmeyi
iptal eden kararlar aldı. Ancak özelleştirme iptal edilip yeniden
ihaleye çıkılmadı. Bunun yerine 2012’de çıkarılan bir KHK ile
“Devir ve teslim işlemlerinin tamamlanmasının üzerinden beş yıl
geçmiş olan özelleştirmeler hakkında verilmiş olan yargı kararları
ile ilgili olarak (...) bu kuruluşların geri alınması yönünde
herhangi bir işlem tesis edilmez” hükmü getirildi. Amaç
Albayrak Grubu’nun SEKA’yı almasıydı.
Bugün aynı zamanda medya grubu da olan Albayrak Holding, kâğıt
üretimine başlayacaklarını ileri sürse de bunun ne zaman ne şekilde
olacağı belirsiz. Oysa SEKA’nın eski genel müdür yardımcısı
Ufuk Saka, özelleştirme kararı alınmasından
itibaren beş sene boyunca elde edilen...