AKP, koalisyon kuramazdı. Kurulduğundan beri tek başına hükümet
olmaya alışmış ve başka türlüsünü bilmeyen bir parti. Bunun
ötesinde özellikle son yıllarda amacı bir“restorasyon”, “100
yıllık parantez kapatma” olarak ilan edilmiş bir “Yeni
Türkiye”arzusu var. Nasıl “eski Türkiye” bir tek parti
idaresinde inşa edildiyse, AKP de “yeniTürkiye”yi tek parti
idaresinde inşa etmeyi doğal hakkı olarak görüyor.
Bu sebeple Hürriyet baskınına orkestra şefliği yapan AKP
milletvekili seçim sonuçları ne olursa
olsun Erdoğan’ı başkan yaptırmaktan
bahsediyor. İş artık yeni Türkiye’yi tek parti rejiminde kurmayı
doğal bir hak bilmenin de ötesine geçmiş durumda. Söz konusu olan
tek parti de değil tek adam rejimiyle bunu gerçekleştirme
rüyası.
AKP’nin daimi hüzünlü
kırgını Bülent Arınç’ın
partisini “Eskiden bizdik şimdi benolduk” diye
tanımlaması ve koalisyon kurulamamasının sorumlusu olarak Erdoğan’ı
işaret etmesi de bunu gösteriyor.
AKP hür iradesi olan ya da yönetimi hür iradeli insanlardan oluşan
bir parti değil. Atanmış Genel
Başkan Davutoğlu’nun mahcup bir iki
hamlesinin dahi şiddetli bir tam saha Erdoğan baskısıyla
karşılandığı ortada.
Kendi parti yönetimini bile belirlemekten aciz, Erdoğan gölgesinde
giderek silikleşen Başbakan’ın bir koalisyon kurabilecek iradesi
yok. Belki isteği vardı ama herhangi bir siyasi iradesinin
olmadığını AKP kurultayı iyiden iyiye gün yüzüne çıkarttı.
AKP, neredeyse bir Osmanlı Ocakları gibi bir Recep Tayyip Erdoğan’ı
Sevenler Kulübü’ne dönüştü.
Haliyle bu Recep Tayyip Erdoğan’ı Sevenler Kulübü’nün Recep Tayyip
Erdoğan’ın sevmeyeceği herhangi bir siyasi eylemde bulunması mümkün
değil.
Ya tek başına iktidar ya da sürekli tekrarlanan seçimler. Bu
kulüpten bunun haricinde bir sonuç beklenmez.