Darbe girişiminin üzerinden çok vakit geçmeden mesele bir
şekilde Gezi’ye bağlanmaya çalışıldı. Memleketin generallerinin
yarısı tutuklanmış, yüzlerce vatandaş öldürülmüş, Meclis binası,
Aksaray, Polis Özel Harekât binası bombalanmış, Cumhurbaşkanı kendi
ifadesiyle on beş dakikayla kurtulmuş. Memleket senelerce iktidar
tarafından desteklenmiş bir İslamcı hareketin kurduğu ağ
kullanılarak çökertilmekten kurtulmuş.
İnsanın bu denli büyük bir depremden sonra aklına ilk gelen ne
olur? Topçu Kışlası mı?
Darbe girişiminden üç gün sonra halka konuşan Cumhurbaşkanı
neden“Taksim’deki kışla inşallah
isteseler de istemeseler de tarihine uygun
olarak o da yapılacak”
dedi?
İnsanın böylesine büyük bir
darbe tehlikesi atlatıldıktan sonra aklına
ilkgelenlerden birinin Gezi Parkı ve
Topçu Kışlası olması nasıl izah edilir?
Ardından Sayın Kadir
Topbaş’ın benzer açıklamalarını da
not edelim.
Sayın Erdoğan’ın
oğlu Bilal
Erdoğan’ın darbe girişiminden
yaklaşık yirmi günsonra şu sözlerini de
unutmayalım:
“Bu Gezi olayının ne olduğunu anlamamız biraz uzun sürdü ama
sonunda başkomutanımız ‘Burada bir oyun
var’ dedi, bütün milletimizi ikaz etti.”
Memleket uçurumun kenarından dönmüşken bu Topçu Kışlası ısrarı
nedendir?
Önceki gün Cumhurbaşkanı’nın eski metin yazarı, AKP
milletvekili Aydın Ünal da“tam anlamıyla
bir darbe girişimi olan ve tartışmasız şekilde Fethullah Gülen
Örgütütarafından yönetilen Gezi olayları” diye yazdı.
Oysa o dönem cemaat yayın organlarının ve Gülen’in neler dediği
hafızalarda.
Zaman gazetesi “Provokatörlere suçüstü”, “Çevre
duyarlılığı yakıp yıkmaya dönüştü”manşetleriyle çıktı. Gazete,
bütün iktidar medyasıyla aynı telden “Demokratiktaleplere can
feda” manşetini attı. Gülen ise şöyle demişti: “Karınca
istilasıdır bu; sizin yağ çanaklarınıza, bal
çanaklarınıza kadar girerler, zehir taşır ve
kirletirleroraları; hafife almayın.” Nasıl tasvir etmişti
Gezi’ye katılanları: “Çerik-çürük hale gelmiş, enkaz
halindeki bir neslin yeniden elden geçirilmesine, restorasyona
tabi tutulmasına ihtiyaç var.”