Bugün terör örgütü dediğin cemaatin bir numaralı suç ortağıydın.
Beraber, el ele ne istedilerse yaptın. Cemaatin ne kadar suçu
varsa, ne işlediyse hepsinin suç ortağısın. Onca insanı sahte
delillerle beraber içeri attırdınız. Birbirinizin sırtını sıvazlaya
sıvazlaya, el ele, kol kola, göz göze, diz dize suç
işlediniz.
Cemaat bir terör örgütüyse ona yardım ve yataklık
eden “Ne istediniz de vermedik”diyenlerdir. “Parsel
parsel” kamu mülkünü onlara pazarladığı bizzat partinin en
yetkili isimleri tarafından itiraf edilenlerdir.
Kumpas davaların savcısıyım diye ortalıkta gezinen, şantaj
kasetleri piyasaya çıktığı zaman “Bunun neresi özel, bu genel
bir ahlaksızlıktır” diyerek o kasetlerin keyfini
sürenlerdir.
Ortadoğu’ya hükümdar olmayı arzulayan, büyük medeniyet iddiasının
taşıyıcısı olduğunu iddia edenler üç beş silahı Suriye’de beraber
iş tuttuğu kuvvetlere göndermeyi beceremedi.
TIR’lar durduruldu.
Devletin memurları birbirlerine silah çekti.
Bu rezalet, devletin bittiği o an, Cumhuriyet gazetesinin eseri
değil. Ayna önünde öküze özenen kurbağa gibi şişen dış politika ile
bugün terör örgütü dediği cemaatle suç ortaklığı yapan akılsızlığın
eseri.
Devleti ne idüğü belirsiz silahlı Selefi gruplara silah verecek
kadar alçaltan da sizsiniz.
Bu alışverişi devlette palazlandırdığınız ne idüğü belirsiz bir
cemaat örgütlenmesine ebelettiren de sizsiniz.
Gazeteci dediğin için bu ikisinin de