Meclis kendini bombalayanları araştıracak. 15 Temmuz darbe
girişimi ve faaliyetlerini araştırma komisyonu bu sebeple kuruldu.
Bu komisyon hem Gülen örgütlenmesini, hem darbe girişiminin perde
arkasının aydınlatılması için önemli. Daha da önemlisi, komisyonun
geniş kapsamlı bir yüzleşme için de kullanılma imkânı. Tabii,
memleketimizde bu imkân ancak teoride kalıyor.
Can havliyle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Almanya ve Avusturya’da
yaşanan denazification yani Nazilerden arındırmaya benzer genel bir
tasfiyeye girişildi. Fakat sadece bu tasfiye sorunu çözmeye yetmez.
Cemaat hiyerarşisinde üst konumda bulunmadıkları sürece şuradaki
öğretmenle buradaki polis memurunun görevden alınması ne darbeleri
engeller ne de Gülen ya da başka bir cemaatin devlete yeniden
çöreklenmesini.
İşin siyaset ayağı sorgulanmadan bu iş tamamlanmaz. Siyaset ayağını
soruşturmak içinse Meclis’te kurulan komisyon uygun bir ortam.
Gelgelelim, AKP’nin komisyona verdiği üyelere bakınca insan
ancak “ağam benimle eğlenir” diyebiliyor.
Dün Orhan Bursalı kapsamlı bir şekilde
değindi. Ancak ne kadar bahsedilse az. Komisyona Reşat
Petek başkan olacakmış. Eski savcı ve avukat Reşat
Petek’i nereden tanıyoruz? Kamuoyunda tanınırlığını Gülen
cemaatinin yürüttüğü davaları canhıraş bir şekilde savunmasına
borçlu. Muhtemelen milletvekilliğini de.
Kendisi şu sözlerin sahibi: “Hakkında açılan tüm
davalardan, Sayın Fethullah
GülenHocaefendi’nin beraat etmesine ve bu
beraat kararının kesinleşmesine rağmen,
Ergenekon yapılanmasının parlamentodaki uzantıları
tarafından ‘çete’ diye hakkında Meclis
kürsüsünden konuşma yapanlar oldu.”
Yani geçmişi hocasını savunmak ve hocasına karşı çıkanları
Ergenekoncu ilan etmekten ibaret.