Kendinizi devamlı bitkin hissediyorsunuz. Hatta bazen depresyonda olduğunuzdan bile şüpheleniyorsunuz. Çevrenizdekilerden "yorgun ve solgun" göründüğünüze dair uyarılar alıyorsunuz. Peki sorun ne?
Yorgunsunuz! Enerji seviyeniz müthiş azaldı, neredeyse bitme
noktasında.
Kendinizi devamlı bitkin hissediyorsunuz. Hatta bazen depresyonda
olduğunuzdan bile şüpheleniyorsunuz. Ayrıca bir türlü geçmeyen o
tatsız kas ve eklem ağrıları da canınızı sıkıyor.
Bitmedi! Kilonuzu korumakta da güçlük çekiyorsunuz. Çok kolay kilo
almaya ve zor kilo vermeye başladınız. Saçlarınız da sanki size
ihanet ediyor, cansız, mat görünüyor ve çabuk kırılıyor.
Tırnaklarınız bile sağlıksız.
Çevrenizdekilerden “yorgun ve solgun” göründüğünüze dair uyarılar
alıyorsunuz. Ne yaparsanız yapın göz çevrenizdeki ve yüzünüzdeki
şişlikler de bir türlü geçmiyor.
Cildinizdeki kuruluk, ayaklarınızdaki şişme ve giderek kronikleşen
kabızlık problemi ise ayrı birer dert olma yolunda.
Üstelik sürekli uyumak istiyorsunuz. Hafızanız da bir garipleşti.
Unutkansınız. Konsantre olamıyorsunuz. Ayrıca devamlı da
üşüyorsunuz. Peki sorun ne?
UNUTMAYIN
Sinsi, sessiz ve yavaş...
Hipotiroidi çok yavaş gelişen, sessiz ve sinsice seyreden bir
sağlık sorunu. Bu nedenle de sıklıkla gözden kaçar. Akla gelmez
pek.
Peki ne zaman yetersiz çalışan bir tiroit beziniz olduğundan
kuşkulanmanız gerekiyor? Yazının girişindeki belirtilerden biri ya
da birkaçı alarma geçmeniz için yeterli aslında.
Yani soğuğa ve sıcağa dayanıksızlık, yorgunluk, kabızlık ve seste
kalınlaşma gibi belirtiler herkese tiroit bezinin yetersiz
çalıştığını düşündürmeli.
Dermatologlara gitmenize ya da paranızı yeni kremlere yatırmanıza
neden olan cildinizdeki kuruluk ve kalınlaşma da hipotiroidinin ilk
belirtisi olabilir.
Tiroit beziyle ilgili diğer problemlerde de olduğu gibi bu durumda
da hemen bir TSH testi yapılmalı, serbest T3 ve serbest T4 adı
verilen tiroit hormonlarının kandaki düzeyleri de analiz
edilmeli.
AMAN DİKKAT