Tam adıyla Ebu’l-Kâsım Mahmûd b. Ömer b. Ahmed el-Harizmî ez- Zemahşerî’nin (v. 1144) Keşşâf Tefsiri, gençlik yıllarımda, okuma imkanı bulduğum tefsirlerin, beni ona yönlendirmesi nedeniyle, okumayı ziyadesiyle arzuladığım yegâne tefsirdi.
Tefsir ilmine aşina olan büyüklerimizin, Keşşâf Tefsiri’nin aynı zamanda Arap dili içinde, kıraati dâhil Kur’an’a özel bir dilbigisini ihtiva ettiğinden, bu manada Kur’an Arapçasına çok vakıf olmayanların ondan bir şey öğrenemeyeceklerinden, dahası çok özel bir tefsir tarzına sahip olması bakımından, bilinen tefsirler gibi zaten yalnız başına okunamayacağından söz etmeleri de benim söz konusu arzumu hiç azaltmadı.
Henüz bu dünya hayatındayken, Keşşâf Tefsiri’nin Türkiye Yazma Eserler Kurumu tarafından gerçekleştirilen metin-çevirisine kavuşmuş olmayı Rabbim’in lütfu olarak görüyor ve şükrediyorum. Dolayısıyla YEK Başkanı Muhittin Macit’in şahsında, kitaplaşmasında emeği geçenlere, çevirmenleri Muhammed Coşkun, Ömer Çelik, Necdet Çağıl ve Adil Bebek’e, editörü Murat Sülün’e teşekkür ediyorum.
Keşşâf Tefsiri’ni bizlere kazandıran Zemahşerî, bugünkü Türkmenistan’ın Daşoğuz ili Köroğlu ilçesine bağlı Zemahşer köyünde doğmuştur.
Arap diline büyük vukufu sebebiyle Şeyhu’l-’arabiyye, mensubu olduğu bölgenin övüncü olması bakımından Fahr-i Hârizm, Mu’tezile mezhebine mensup olması bakımından da Hâtemu’l-Mu’tezile (Son Büyük Mu’tezilî) ve hayatının son yıllarını Beytullah’ta geçirmesi bakımından da Cârullah (Allah komşusu) olarak anılır. Asıl tahsilini Nizamiye Medresesi’nde yapan Zemahşerî, Hadis, Fıkıh ve edebi ilimleri burada, Nahiv ve Edebiyatı Mekke’de öğrenmiştir.
Harizm, Horasan, Bağdat ve Mekke’de dil ve terfsir dersleri vererek, birçok öğrenci yetiştiren Zemahşerî, Hanefî fıkhında asrının imamı olarak nitelenmiştir.