Ömer Lekesiz Yeni Şafak Gazetesi

İbnü’l-Arabi ve sanat

Zorunlu modernler olarak zihnimiz, bağlaçlara düşkünlükle malul olduğundan, sanatla ilgili düşünürken de sıkça onlara başvurur, ayrımlarımızda onlara yaslanır;...

15 Temmuz 2018 | 193 okunma

Zorunlu modernler olarak zihnimiz, bağlaçlara düşkünlükle malul olduğundan, sanatla ilgili düşünürken de sıkça onlara başvurur, ayrımlarımızda onlara yaslanır; karşılaştırmalarımızda onlardan medet umarız.

Klasik düşüncemizde ise sanat konusu, bağlaçlara muhtaç olmaksızın, hayata dair şeylerden bir şey olarak yeri geldikçe ele alınır, değerlendirilir. Bu yanıyla sanat da diğer insan değerleri gibi, bir zihniyet öğretisi (inancı, terbiyesi, edebi) olarak hayata dahil edilir.

“Bizde sanat nazariyatı yok” denilmesinin nedeni de burada yatar. Aklımızın mevcut işleyişi, klasik düşüncemize tabi olmadığından, zikrettiğim bütüne nüfuz edemeyişimizi ve bölmeli zihinlerimizle parçalı bilginin peşinde sürüklenişimizi bu soruyla ifade ediyoruz.

Bu yazımda örneğimi İbnü’l-Arabî’den vermek istiyorum. Hazret, Fütûhât-ı Mekiyye’sini adeta bir müridi terbiye etme maksadıyla yazmış gibidir. Bundan olmalı ki, fıkıhtan kelama, siyerden menkıbeye, tesettürden zekata, ilimden irfana... hemen her konuyu tek bir metafizik (İslam metafiziği) içinde uzun soluklu olarak anlatmıştır. Dolayısıyla sanat da bir bağlaç konusu olarak değil söz konusu bütüne dahil bir değer olarak bu anlatımda yerini almıştır.

Hal böyle olunca, “İbnü’l-Arabî’nin Fütuhat’ında sanat” vb. başlıklar altında bir bölümlemeye gitmek, konuyu bulandırmaktan başka bir sonuç vermeyecektir. Çünkü o, Kabe’yi anlatırken sanattan bahsedebildiği gibi, görmeyi anlatırken de sanattan bahsedebilmektedir. Ekrem Demirli’nin Fütûhât-ı Mekkiyye çevirisinden ilham, görme ve kelamla ilgili onlarca örnekten bir kaçını zikredebilirim:

“(...) Hak’tan gelen (ilhamlar), bulutlarını yağdırmaksızın gitmezler. Bulutlardaki yağmurun yağmasıyla ortalık aydınlık dolar, bulutlar gider, ortalık açılır, yeryüzü ‘kendi haberlerini söyler’, perdelerini kaldırır, sırlarını izhar eder, toprak nur ışıkların vurmasıyla çiçekler ortaya çıkarır.” Cilt 18, s: 19

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Ukbe b. Nâfi’nin cehdi 02 Mayıs 2024 | 27 Okunma İslâmî hareketten kavramlar savaşına… 30 Nisan 2024 | 138 Okunma İslâmcılık teriminin siyasî soykütüğü 27 Nisan 2024 | 159 Okunma Siyonazilerin vasıfları 23 Nisan 2024 | 99 Okunma Altın Buzağı’dan Kızıl Düveye 20 Nisan 2024 | 262 Okunma