Ömer Lekesiz Yeni Şafak Gazetesi

Akdeniz’in suları soğuduğunda

Herhangi bir arama motoruna “Akdeniz’de sular...” diye yazarak arattığınızda, “Akdeniz’de sular ısınıyor”, “Akdeniz’de sular neden ısınıyor”, “Akdeniz’de sular giderek...

14 Temmuz 2019 | 86 okunma

Herhangi bir arama motoruna “Akdeniz’de sular...” diye yazarak arattığınızda, “Akdeniz’de sular ısınıyor”, “Akdeniz’de sular neden ısınıyor”, “Akdeniz’de sular giderek ısınıyor”... şeklinde, hüküm ya da soru cümlesi olarak yüzlerce madde başlığı ile karşılaşırsınız.

Bu başlıklar, sadece ajitasyona ayarlanmış bir medtayik dili ifşa etmez, aynı zamanda “bu defa” Doğu Akdeniz’de keşfedilen enerji kaynaklarına bağlı olarak yükselen ulusalararası anlamazlık tansiyonuna dikkat çekerler.

Yığınlar normal seslenişlere değil ancak çığlıklara tepki verdiklerinden, söz konusu ajitasyon da zikrettiğimiz başlıklar altında, AK Parti iktidarının dış politikasını Siyasal İslamcı’lık suçlamasıyla dövmeye, Türkiye’yi uluslararası dengeleri gözetmeyen Yeni Osmanlıcı bir macera perest konumuna yerleştirmeye kadar, öfkeden köpürmüş ağızların tükürüklü kelimeleriyle ortalığa boca edilir.

“Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmama” saplantısı içindeki bir güruhun, aynı bağlamda tarihi hazıfazının silinmesi, geçmişten gelen düşmanlıkların unutulması, herkesle kardeşçe el ele yaşanması şeklinde özetlenebilecek talepleri de buna eklenince, Akdeniz’deki ısınmanın boyutları, konunun esasını da aşarak çeşitlenir.

Bu son grubun mezkur taleplerini “Madem tarih esaslı düşmanlıklar bitirilmeli, peki, Türkiye neden yarım asırdır AB kapısında bekletiliyor?” sorusuyla temize havale etsek de ayarı bozulmuş dilin Akdeniz merkezli işleyişini durdurmak zordur. Zira bu dilin sahipleri “Akdeniz’de sular ne zaman soğumuştu ki, şimdi ısınsın?” şeklindeki asıl soruyu sormak yerine, bugün zahir olan durum üzerinden, (hadi hainlikleri de bir yana) yerli oryantalistler olarak bir taşla birçok kuş vurmaya kenetlenmiş bulunmaktadır.

Oysa ki Akdeniz, varlıkla tanımlı bir sevdanın adıdır. İnsanın ilk eylem sahasıdır; ilk topluluklar Doğu Akdeniz sahillerinde oluşmuş, ilk iktidarlar (devletler) periferisini de kapsayacak şekilde burada kurulmuştur. Tarımdan teknolojiye, üretimden ekonomiye... her yenilik burada vuku bulmuş ve dolayısıyla Akdeniz’e hakim olmak dünyaya hakim olmakla eş anlamlı bir hale gelmiştir.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Zamanda ve mekânda bir uyanış: Sîdî Ukbe Ulucamii 09 Mayıs 2024 | 3 Okunma Bin Kayrevan’dan bir Kayrevan’a 07 Mayıs 2024 | 111 Okunma Ukbe b. Nâfi’nin cehdi 02 Mayıs 2024 | 404 Okunma İslâmî hareketten kavramlar savaşına… 30 Nisan 2024 | 138 Okunma İslâmcılık teriminin siyasî soykütüğü 27 Nisan 2024 | 162 Okunma