2009'da Kemal Kılıçdaroğlu'nun o dönemki CHP yönetimi tarafından
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na önerilmesi ile başlayan
süreç, içinde pekçok sırları ve hesapları barındırıyor. Kemal
Bey'in, hafif parlayan yıldızını söndürmek üzere İstanbul'da
kaybedeceği yarışa sokulması, yıllar önce DSP'de Zekeriya
Temizel'in de yaşadığı akıbetle birebir örtüşüyor. Kılıçdaroğlu'nun
tasfiye olacakken genel başkan olabilmesi, siyasetin akışına yapay
müdahaleyi ifade ediyor. Kasket taktırılan, 2. Karaoğlan görünümüne
büründürülen, merhum Ecevit'in seçim bölgesi Zonguldak'tan yola
çıkarılan Kılıçdaroğlu, ülkenin iktidarına odaklanmak yerine parti
içi iktidarını koruyup kollama, partideki muhalefeti devre dışı
bırakma çalışmalarına ağırlık verdi. Yeri geldi, "özerklik" dedi ve
müesses nizamın duvarına çarpınca, "Avrupa Yerel Yönetimler
Özerklik Şartı" diye devam etti. Yeri geldi, "Anadolu'nun Kemal'i
(!) oldu." Yeri geldi, "FETÖ imalatlarına dört elle sarılan, amaca
ulaşmak için her aracı kullanmayı mubah gören biri oluverdi!"