Bugün ekonomi yazacaktım ama günlük olayların akışı içinde asla
dikkatlerden kaçmaması gereken gündemlerimiz de var. FETÖ
gerçeği ve kesintisiz mücadele gereği
gibi. Organize eylem yapma kabiliyetinin kırıldığı, mahrem
yapılarının büyük ölçüde çözüldüğü, finansman kaynaklarının
kuruduğu, toplumsal tabanının kalmadığı söylense de bu durum hiçbir
zaman rehavete yol açmamalı! Neden? Çünkü FETÖ canlı bir organizma
ve ilk refleksi hayatiyetini sürdürmek üzerine. Bu nedenle yaşam
alanı bulduğu her yerde şeytani yöntemlerle faaliyette. Bilhassa,
"FETÖ Diasporası" diyebileceğimiz
bir tanım içinde üçüncü ülkelerin (İsveç, Almanya, G. Afrika, ABD
vs.) istihbarat örgütlerinin himayesinde Türkiye karşıtı
eylemlerini her fırsatta artırmakta. Bu çarpık ilişki tablosuna
yargı kılıfı giydirilerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin de
(AİHM) müdahil olması, (Bkz. Firari FETÖ'cü Yüksel Yalçınkaya
Kararı), bu mahkemenin FETÖ'yü bir terör örgütü olarak ele almak
bir kenara, cesaretlendirmeye kalkışması başlı başına garabet!
Ayrıca Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'un haklı
tepkisinde de görüldüğü üzere, AİHM'in...