ABD, Rusya, Fransa, Büyük Britanya, İran... Neredeyse tüm dünya
Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'nin bağımsızlık referandumuna
karşı.
Uluslararası anlaşmalardan doğan haklarından ötürü konuyla doğrudan
ilişkili olan Türkiye de...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın ABD'den gelir gelmez ayağının
tozuyla dünkü MGK'ya katılması da Türkiye'nin tavrının ciddiyetini
gösteriyor.
Yazıyı yazdığım saatlerde hâlâ devam eden toplantıdan, Barzani
yönetimine sert uyarıların çıkması sürpriz olmayacak.
Ancak Barzani geri adım atmıyor...
Dün de "Artık çok geç ve referandumun ertelenmesi için vakit
kalmadı.
Buradan söylüyorum, kendimi halkım karşısında utandıracak birisi
değilim" açıklaması yaptı.
Evet, Barzani 2007'de ertelenen bağımsızlık referandumundan beri,
siyasetini "bağımsızlık" hedefi üzerine kuruyor. İçerideki gücünü
ve karizmasını da "Kürtlerin liderliği" üzerine kurduğu oyununa
borçlu. Ki bu oyun zaten Barzani ailesinin de varoluşu...
Barzani'nin bu politikaları etkisini Türkiye gibi bölge ülkelerinde
yaşayan Kürtler üzerinde de gösteriyor. Kendisine sempati duyan
Kürtlerin sayısı hiç de az değil.
Dolayısıyla Barzani'nin son kozunu oynamaktan başka çaresi yok.
Peki, Barzani'ye destek olan kimse yok mu?
Var. Birisi İsrail.
Ancak İsrail'in bölgedeki nüfuz faaliyetleri için Barzani'ye arka
çıkmasının pratikte bir karşılığı yok. Anlaşılması da güç
değil.
Fakat HDP ve PKK çevresinin yıllardır azılı rakipleri olan
Barzani'yi "destekler" görünmesi üzerinde durmak gerekiyor.
Zira hareket, Türkiye'deki bir kısım Kürt üzerinde de sempatisi
olan Barzani'den nefret ediyor.
PKK'nın ve medyasının yakın zamana kadar işlediği tez de Türkiye
ile iyi ilişkilerinden ötürü Barzani'yi "hain" ilan etmek
üzerineydi.
Böylece Kürt milliyetçiliği üzerinden Barzani'nin tabandaki
etkisini zayıflatmayı hedefliyorlardı.
İyi de ne oldu da bugün Barzani'nin siyasi bekasının kaygısına
düştüler? Neden referanduma destek açıklamaları yapıyorlar?
PKK ve HDP, Leninist parti modeline uygun olarak yine "ikili" bir tavır sergiliyor.
İllegal silahlı kanatları sahada Barzani'ye karşı politikalarına devam ediyor. Örgütün Duran Kalkan ve Bese Hozat gibi yöneticileri, "referandumun engellenmesi" gerektiğini söylüyorlar...
Buna karşın yasal siyasi kanatları olan HDP'nin popüler aktörleri, Türkiye'de Barzani'nin referandumunu destekleyen açıklamalar yapıyorlar.
Osman Baydemir ve Selahattin Demirtaş vs...
Tek dertleri, Türkiye'de Barzani'ye milliyetçi nedenlerle sempati duyan Kürt seçmenin kafasını karıştırmak.
Çünkü Barzani'ye değer veren Kürt seçmenin kahir ekseriyetinin oyu Ak Parti'ye gidiyor. Çoğunluğu da HDP ve PKK karşıtı.
İşte bu yüzden bir yandan PKK Irak'ta "evet" oyu verecek Kürtleri tehdit ederken...
HDP de referandumda oy kullanamayacak Türkiye'deki Kürtlere haybeden "bağımsızlık" güzellemesi yaparak bu oylara, desteğe oynuyor.
Kürt vatandaşlarımız ülkenin en politikleşmiş kesimi.
Yerler mi bilmiyorum?