amuoyu 4 ay önce bir konserinde "İmam hatipte okumuş,
sapıklığı oradan geliyor" dediği ortaya çıkan Gülşen'i
zaten mahkûm etmişti.
Üstelik yalnızca dindarlar, muhafazakârlar değil... Birkaç ay önce
Kuran kurslarını "Orta Çağ zihniyeti" olarak
tanımlayan CHP'li Özgür Özel bile "İmam hatiplerin
CHP'nin
zamanında kurulduğunu" hatırlatarak hafızlarla yarışıyordu.
Gülşen de özür dilemişti. Yanlış
anlaşıldığını, sözlerinin muhatabının imam
hatipliler değil, bir kişi (tahminlere göre medyada
tanınmış bir sima) olduğunu anlatmıştı.
Ne var ki şarkıcının tutuklanıp cezaevine
konulmasıyla nefret söylemini ve
ötekileştirmeyi dışlayan yaygın toplumsal uzlaşı
havası dağıldı.
Çünkü ortada Gülşen'in tutuklanmasını
gerektirecek hukuki koşullar yok.
Suçlandığı halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme
maddesinden (TCK 216) alacağı ceza da 1-3 yıl arasında.
Azami cezası bu olan suçlamalarla kim
tutuklu yargılanıyor?
Kaldı ki tanınmış, ikameti belli, kaçma şüphesi olmayan bir kişi.
Ortadan kaldıracağı delil yok. Katalog bir suç da söz konusu
değil.
O halde tutuklama, zorlama bir refleks gibi
durmuyor mu?
Yargının meseleye aşırı tepki vermesini eleştirdiğim dünkü yazımdan
sonra bazı okurlardan, "Siz niye rahatsız oluyorsunuz
ki" diye manidar eleştiriler aldım.
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank'ın "Atatürk'e
hakaret eden ahlaksız, hangi muameleyi görmüşse; imam
hatiplilere hakaret eden ahlaksız da aynı muameleyi
görmüş, bundan kim, neden rahatsız olur?" şeklindeki
sorusu da haber oldu.
Merak edenler için, uzatmadan söyleyeyim: Rahatsızlığımın
başlıca sebebi yukarıda tarif ettiğim asgari zemin, yani
hukuk.
Yargı, kamuoyunda oluşan tepkileri hukukun
sınırlarını zorlayarak karşılama alışkanlığı
edinmemeli. Soğukkanlılığını kaybetmemeli.
Ayrıca yaz başından beri "yaşam tarzına
müdahale" tartışması körüklenmeye çalışılıyor.
Valiliklerin festival yasakları ve kimi şarkıcıların sahne
kıyafetleriyle ilgili polemikler üzerinden yürütülen süreç, bu
kampanyanın önde giden figürlerinden şarkıcı Gülşen'in
tutuklanmasıyla başka bir boyuta geçiyor...
Ne oluyor diye sormayalım mı?
Gülşen hoşumuza gitmeyen şeyler söyledi, saçmaladı diye bu
hususları görmezden mi gelelim?
'KOMPLO TEORİSİ' BUNLAR ABİ YA!
Facebook'un kurucusu Mark Zuckerberg, Joe Rogan'ın
programındaydı. İtiraflarda bulundu.
Rogan'ın "Tartışmalı konuları nasıl
hallediyorsunuz?" sorusu karşısında Zuckerberg, 2020 seçimleri
sırasında ABD Başkanı Biden'ın oğlunun ortaya çıkan
ifşa ve yolsuzluklarını FBI'ın ofise gelerek "uyarması"
sonucu sansürlediklerini anlattı.