Koalisyon senaryoları arasında AK Parti-CHP formülünün en geniş
meşruiyete sahip alternatif olduğu söyleniyor. Hesap basit. Yüzde
41+ yüzde 25, Bahçeli'nin tabiriyle söylersek, etti mi sana yüzde
66. Var mı daha alası? Öyle ya, AK Parti HDP ile koalisyon kursa
toplamları yüzde 54 olacak. MHP ile yan yana gelse yüzde 57. 66'nın
54'ten de 57'den de büyük olmadığını hangi münevver iddia
edebilir?
Geçenlerde de yeni seçilen AK Partili bir milletvekili TV'deki
röportajında şöyle diyordu: "Partiler koalisyon görüşmelerinde
masaya gelirken siyasi düşünmemeli." Haksız mı şimdi? Bir siyasi
partinin işi siyaset üretmek değil, memleketin menfaatini
gözetmektir. Ki yıllardır müesses nizam da memleketin kurtuluşunun
siyasetten geçmediğini, bilakis siyasi denen kişilerin siyaset
üreterek ülkeyi ne hale getirdiğini belletmedi mi bize?
Ha bir de uzlaşı kültürünü yeşertmek için bu sonuçların bulunmaz
bir nimet olduğunu söyleyenler var. Bildiğiniz üzere uzlaşı, bu
topraklarda daha ziyade suskunluk sarmalının derinleştirilmesiyle
varılabilecek bir aşamadır. 12 Eylül darbecilerinin farklı siyasi
görüşten mahkûmları aynı zindana atıp "karışın barışın" dediği
gibi. Tamam, birbirinin anti tezi partilerin yan yana gelişi belki
bileşenlerin ellerinin kollarının bağlanması, hükümetten tek bir
karar çıkmaması anlamına gelebilir. Ama olsundur işte, tüm mesele
aynı kabinede yan yana oturmak değil midir zaten?
Erken seçim mi dediniz? Ne münasebet! Bir kez seçim yapılmıştır
efendim. Ne öyle zırt pırt seçim falan? Ülkedeki büyük altyapı
projelerine çivi bile çakamayacak, ekonomiyi tıkayacak, Çözüm
Süreci'ni askıya alacak, Gülen çetesinin vesayet girişimiyle
mücadeleyi savsaklayacak işlevsiz bir hükümet formülünün maliyeti
bir şekilde tolere edilebilir. Ama yeni bir seçimin yükünü
kaldırmaz değil mi bu millet.