İster devlet görevlisi olsun, ister sivil, bir insanın şakağına
silah dayayıp tehdit etmek, terördür.
Bir mizah dergisini basıp yayıncı, karikatürcü, polis, toplam 12
kişiyi öldürmek de tartışmasız, terördür.
Bu ülkenin başbakanı, terörü kınamak ve ifade özgürlüğüne destek
vermek adına, dünya liderleriyle birlikte düzenlenen Paris
yürüyüşüne katıldı.
Ancak yurda döndüğünde, işin rengi değişti. Bugün unutulan
detaylardan biri, Hebdo’nun son sayısını yayımlayacağı öğrenilen
Cumhuriyet’in daha matbaa aşamasında basılması... Polis, yayını
tetkik edip “sakıncalı içerik” görmeyince basıma “izin verdi”.
Ertesi gün Davutoğlu, Charlie Hebdo ile dayanışma amacıyla kendi
köşelerinde, derginin saldırı sonrası ilk kapağını yayımlayan
yazarları ve Cumhuriyet gazetesini şu sözlerle hedef tahtasına
koydu:
“...Biz de hükümet olarak da basın özgürlüğüyle hakaret etme
alçaklığını yan yana koymayız. Birisi bu tahriki yaparsa da
karşılığında gerekli tedbiri alırız.”