Bütün demokratik dünyada seçimle gelen iktidarlar, eğer ekonomiyi iyi yönetemiyorlarsa, insanlar enflasyon ve her gün yağmur gibi gelen zamlar yüzünden derin bir yoksulluk yaşıyorlarsa, yargı siyasallaştığı için adaletin terazisi şaşmışsa ve de özgürlükler askıya alınmışsa o iktidarın sandıkta kaybetmesi mukadderdir.
Ama ne yapalım ki Türkiye bildiğimiz anlamıyla normal bir demokrasi değil. Bu ülkede toplum hafızası demokrasiye ayarlı olmadığı için seçmen davranışları başka bir mekanizmaya göre işliyor. İdeolojik aidiyetler ve itaat kültürü öylesine güçlü ki ekonomik krizin altında ezilen insanlar oy tercihlerini ekmeğinin küçülmesi üzerinden değil, ‘lider kutsallığı’ üzerinden yapıyorlar.
Kabul etmek gerekiyor ki Sünni siyasal mirasımızın uzantısı olan itaat kültürü, bugün de toplumsal davranış kalıplarımızı tanzim etmeye devam ediyor. Zira biliyoruz ki neredeyse bütün İslam tarihi boyunca Sünni siyasi düşünce, toplumu siyasal katılımdan uzaklaştırarak otokrat sultanların karşısında boyun eğme anlayışının oluşmasında önemli bir rol oynamıştır.
Oysa bu, kelimenin tam anlamıyla bir zihinsel sapmadır, ilk nesil Müslümanlarının yaşadığı o canlı...