Dünya, kötülük simgesi bir ırkçıyı uğurlarken ben yağmurlu bir İstanbul gecesinde inadına Rolling Stones dinliyorum. Hiç ayrım yapmadan grubun bütün şarkıları arka arkaya geliyor ve bir anda Mick Jagger “Wild Horses”ı söylemeye başlıyor...
Müthiş bir duygu patlaması yaşıyorum, bütün pencereleri açıp “Nefes almamızı zorlaştıran, özgürlük düşmanı bir faşistin gidişini kutluyorum” diye haykırmak geliyor içimden... Ve “Wild Horses” şarkısı devam ediyor:
/Vahşi atlar beni zorla götüremezdi
Vahşi, vahşi atlar, beni zorla götüremezdi
Biliyorum seni bir günah ve bir yalan olana hayal ettim
Özgürüm ama fazla vaktim yok
Inancım kırıldı, gözyaşları ağlamalı
Haydi biraz yaşayalım, ölümümüzden sonra
Vahşi atlar beni zorla götüremezdi
Vahşi, vahşi atlar, onları bir gün biz süreceğiz/
Gece uzadıkça Rolling Stones’le başlayan yolculuk, Beatles ve John Lennon’a kadar uzanıyor. Hemen belirtelim, bu şarkılar aslında Trump’ın gidişini kutlama şarkıları değil, inadına şarkılar...