İnsanın hayatında bazen öyle anlar olur ki umutsuzluğun dehlizlerine düşersiniz, duygu dünyanız paramparça olur ve neden bu hayata tahammül etmek zorunda olduğunuzu sorgularsınız. Yaşadığınız ruhsal çöküntüye paralel olarak ya içinizde bütün sistemlere, düzenlere isyan edersiniz ya da şiirlere, şarkılara sığınarak kendinize başka bir dünya yaratırsınız.
Bu artık başka bir dünyadır, sırasıyla bütün şarkıların peşine takılıp her şarkıda ağlamanın tadını çıkarırsınız. İşte bu gece öyle bir gece… Bu yüzden de Itri ve Dede Efendi ile başlayıp sonra Mozart’tan Beethoven’dan ve Mahler’den birer eser dinleyerek daha deruni bir başlangıç yapmak gerekir galiba.
Ama kederleri her zaman durdurmak mümkün olmuyor. Ahmet Kaya ve Sezen’le başka bir hüzün mevsimi başlıyor. Anlaşılan o ki bu zalim dünyanın eli sopalı haydutlarının yarattığı depresyonu dindirmek için daha keskin şarkılar bulmalıyım. Kim bilir belki John Lennon’un ‘İmagine’ şarkısı iyi gelir.
Sonunda kararımı veriyorum, Led Zeppelin’den...