1970’li yılların sonlarında başlayıp 80’li ve sonrasında devam eden yıllarda müzik neredeyse hayatımın bir parçası haline gelmişti. Şimdi geriye dönüp baktığımda görüyorum ki hayatımın en coşkulu yıllarıymış…
Müzikle başlayıp şiirle devam eden gecelerin bitmesini hiç istemezdim. O yıllarda neredeyse her gece rock müziğin efsane grupları Queen, The Beatles, Pink Floyd, The Rolling Stones, Led Zeppelin, The Moody Blues, Deep Purple, King Crimson, Yes, Jethro Tull dinliyor ve sanki hayatın rengini yeniden keşfetmeye çalışıyordum.
Kuşkusuz o günlerde progresif rock müziğin efsane ismi YES grubunun şarkılarını dinlemek adeta destansı bir yolculuğa çıkmak gibiydi…
En çok bilinen şarkılarından biri olan Owner of a Lonely Heart, hem dile dolanan hem de ana melodisiyle dinleyeni anında dansa davet eden bir şarkıdır. Benim favori şarkım ise Roundabout, destansı bir yolculuğa çıkmak için birebir…
Melodik ve enstrümantal yapısıyla dinleyicilerin tabir-i caizse aklını başından alan bir başka şarkı ise Into The Lens… Çok sesli orkestral müziğin 1900’lü yıllarda ulaştığı en yüksek zirvelerden...