Türkiye epey bir süredir gerek ‘hukuk devleti’ anlamında, gerekse diplomatik düzeyde demokratik dünya ile ilişkilerini giderek farklı bir eksene doğru yöneltmiş bulunuyor.
Bu yeni tavır bilinçli bir eksen kayması mıdır, yoksa iktidarın vizyon zaafından mı kaynaklanmaktadır doğrusu çok net değil. Ama bir gerçek var ki Türkiye artık uluslararası camiada itibarı olan bir ülke değil.
Özellikle son beş yılda AK Parti iktidarı üyesi bulunduğu Avrupa Konseyi ve NATO başta olmak üzere anayasasında yer vererek iç hukukunun bir parçası haline getirdiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına açıktan meydan okuyan akıl dışı bir politika yürütüyor.
Bu konuda en son örnek, bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan tarafından ortaya konulan NATO hamlesidir. Bilindiği gibi Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle güvenlik şemsiyesi ihtiyacı hisseden İsveç ve Finlandiya NATO’ya girme kararı aldılar. Bu karar üzerine önce Cumhurbaşkanı Erdoğan “mesafeliyiz” diyerek veto sinyali verdi, hemen sonrasında cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın, daha itidalli bir açıklama yaparak bir bakıma kapının aralık olduğu işaretini...