Zaman zaman dindarlar üzerinden yaptığım eleştiriler konusunda, sanki dindarlara karşı bir husumetim olduğu yönünde eleştirilere, hatta yakın dostların sitemlerine muhatap oluyorum.
Bir kere hemen belirteyim, bu yazılar aynı zamanda bir özeleştiri niteliği taşıyor. Çünkü ben de dini hassasiyetleri olan bir insanım. Doğal olarak kendime karşı bir husumet besleyemeyeceğime göre, bu eleştirileri dindar karşıtlığı gibi görmek hakkaniyetli bir tutum değildir. Elbette herkes istediği gibi anlama ve değerlendirme özgürlüğüne sahiptir.
Açıkçası ben meselenin bu boyutu ile ilgilenmiyorum, esas derdim dindarlar… Çünkü mütedeyyin insanların son yıllarda yaşadığı ahlaki çürüme ve yozlaşma içimi acıtıyor.
Ülkenin şu anda içine düştüğü kirlilikten yorulan
dindar-muhafazakar insanların, ciddi bir vicdan muhasebesi yaparak
tavırlarını açık ve net olarak ortaya koymalarının zamanı geldi de
geçiyor bile…
Maalesef mütedeyyin insanlar son yıllarda yaşanan yolsuzluklar,
hukuksuzluklar, daha da önemlisi doğrudan dini töhmet altında
bırakan din tacirliği karşısında duyarlı davranıp seslerini
yükseltemedikleri için çok önemli bir sınavı kaybettiler.
Öyle ki bir takım din...