Bugüne kadar pek çok İslam ulamasının “Kur’an Müslümanların anayasasıdır” benzeri bir retoriği dillendirdiğini biliyoruz. Kuşkusuz bu söylem, retorikten öte bir anlam ifade etmiyor. Zira biliyoruz ki Kur’an Yüce Yaratıcının, Hz. Peygamber vasıtasıyla insanlara gönderdiği mesajlar bütünüdür. Yani Kur’an’ın bütün insanlığa ‘iyi insan’ olma önerileridir. Dolayısıyla Kur’an bir kanun metni değildir.
Oysa anayasa devletin yapısını, organlarını, bu organların oluşumunu, yetkilerini ve kurumların birbirleriyle ilişkilerini ‘kuvvetler ayrılığı’ esasına göre düzenleyen ve en önemlisi de iktidar karşısında bireyin haklarını güvence altına alan kurallar bütünüdür. Kısacası anayasa devletle ilgili konuları ele alan bir hukuk metnidir.
Meseleye İslami kaynaklar açısından baktığımızda karşımıza iki ekol ortaya çıkmaktadır, Ehl-i Hadis ve Ehl-i Rey… Bir başka deyişle gelenekselciler ve akılcılar. Bu iki ekolden birisini temsil eden Ehl-i Rey...