Meğer ne çok değerlerimizi kaybetmişiz… Yüzyıllara dayanan Müslüman bir kültürün varisleri olarak bugün geldiğimiz nokta ne yazık ki tahammülü mümkün olmayan içler acısı bir durumdur.
Türkiye siyasi ve kültürel tarihi boyunca inişli-çıkışlı dönemler yaşamış, hatta dindar-muhafazakar kesimlerin sosyal hayattaki görünürlüğü bağlamında sıkıntılı iklimlere tahammül etmek zorunda kalmıştır. Ama bütün bu süreçler içinde özellikle İslamcı entelektüel muhitlerin pencereleri dünyaya hep açık olmuş, kültürel ve sanatsal manada önemli bir birikim ortaya çıkmıştı.
Kuşkusuz sadece kültürel alanda değil, İslamcı kesimlerin hukuk-adalet, liyakat konusunda iddiaları, gelecek tasavvurları ve de siyasi hedefleri vardı. Ancak bugün geldiğimiz noktada gördük ki meğer var olduğunu sandığımız bütün bu iddialar, tasavvurlar sadece birer hayalden ibaretmiş.
Öyle anlaşılıyor ki İslamcıların tek hedefi siyasi iktidarı elde etmekmiş. Şimdi sanat-edebiyat uğraşısı içinde olanlar, kültür insanları ve de kanaat önderi konumunda olanlar bütün birikimlerini, tecrübelerini bir kenara bırakıp iktidarı tahkim etmenin derdine düştüler.
Tecrübeyle sabittir ki AK Parti iktidarının özellikle...