Winston Churchill, 11 Kasım 1947’deki Avam Kamarası (House of Commons) konuşmasında “Demokrasi en kötü yönetim biçimidir” der ve sonrasına ekler “bugüne kadar denenen diğer bütün yönetim şekilleri hariç tutulursa. ” Yani krallıklar, sultanlıklar, padişahlıklar ve monarşi yönetimi tecrübelerinden sonra insanlığın bulduğu en ehven yönetim modeli demokrasidir. Bu çerçevede demokrasinin kendi içinde bir takım değişim ve evrimleşme süreçleri yaşadığını da kaydetmek gerekiyor. Mesela popülist demokrasilerde “usul” önemli bir değere sahiptir. Yani ‘sayısal daha önemlidir’ anlayışı hakimdir. *** Oysa liberal demokrasi, genelin kural koyuculuğunun nihai değer olduğunu reddeder. Zira liberal demokrasilerde iktidarı halk belirler ama iktidar bireysel özgürlüklerle ve hukukun üstünlüğü ile sınırlandırılır. Kısacası liberal demokrasilerde, kuvvetler ayrılığı esastır. Ancak bugün gelinen noktada liberal demokrasinin kriz içinde olduğunun da altını çizmek gerekiyor. Maalesef küresel kapitalizmin açgözlülüğünün yarattığı yoksulluklar ve eşitsizlikler, liberal demokrasiye olan güveni sarsmıştır.