Türkiye’nin siyasi tarihinde özellikle 90’lı yıllar, gücünü yasalardan almayan karanlık yapıların, illegal suç örgütlerinin devletten aldıklarını vehmettikleri güçle gayri nizami faaliyetler icra ettikleri karanlık bir dönemdir. Bu dönem aynı zamanda faili meçhullerin ülkenin tarihine yazıldığı kirli bir iklimdir.
Bugün bile bu kirli yapıların, kişilerin devletin kıyısında, köşesinde beslenmeye devam ettiğini görmek hiç şaşırtıcı değil. Eğer bir ülkede hukuk devleti zaafa uğrar ve işlemez hale gelirse bu tür kirli yapıların devlet adına faaliyet icra etmeleri kaçınılmaz olur.
Unutmayalım, 90’lı yılların aktörlerinden olan bir marina kahyası gibi davranan bir zat “eğer ben olmazsam buraya mafya çöker, ben devlet adına görev yapıyorum” diyerek kendini devletin bir parçası olarak ilan etmişti.
Hiçbir demokratik hukuk devletinde, kişiler ya da illegal yapılar yasal olarak tarif edilmemiş bir güç kullanma yetkisine sahip değildir. Bu tür işler hukukun üstünlüğünün olmadığı kabile devletlerinde olur ancak.
Ama gelin görün ki bizzat AK Parti iktidarı tarafından kolları kanatları kırılan bu tür yapılar, ne yazık ki yine aynı iktidar döneminde...