Normal demokratik ülkelerde seçimler, hayatın doğal akışı içinde yapılan bir iktidar yarışından ibarettir.
Ancak bizim gibi demokrasi kültürünü henüz içselleştirememiş ülkelerde ise adeta ‘savaş’ atmosferi içinde ‘devleti ele geçirme’ mücadelesinin provası niteliği taşımaktadır.
Oysa devlet tarafların birbirine galebe çalarak rakipleri yok etme alanı değil, tamamen topluma hizmet odaklı kurumsal bir organizasyondan ibarettir. Herhalde hiçbir demokratik ülkede insanlar “Şu parti iktidara gelirse vatan elden gider, beka tehlikesiyle karşı karşıya kalırız” gibi bir duyguyla sandığa gitmiyordur. Çünkü bilirler ki A ya da B partisinin iktidara gelmesi, yöntemleri farklı da olsa sonuçta tek amaçları hukuk kuralları içinde ülkeye hizmet etmektir.
Ama ne yazık ki bizde devlet, bir rant dağıtım organizasyonuna dönüştüğü için her gelen iktidar öncelikle taraftarlarını mutlu etmeyi ve devletin imkanlarıyla imtiyazlı bir sınıf yaratmayı hedeflemektedir. Kuşkusuz bu tür bir anlayış modern bir devlet organizasyonunda değil, ancak bir kabile devletinde geçerli olabilir ancak.
14 Mayıs seçim sürecinde yaşadıklarımıza...