Daha önceki yazılarımda farklı zamanlarda peygamber döneminden aktardığım bir olayı, tekrar olsa da yeniden aktarmak durumundayım. Hz. Peygamber döneminde Vasiba adlı bir sahabe, Peygambere “İyilik nedir, kötülük nedir” diye bir soru sorar, cevap aynen şöyle: “Ey Vabisa! Kalbine danış, nefsine danış, iyilik gönlünü huzura kavuşturan ve içine sinen şeydir; kötülük ise sana fetva verseler bile, gönlünü (kalbini, vicdanını) huzursuz eden ve içinde kuşku bırakan şeydir.”
Neden böyle bir giriş yaptığımı merak edenler için hemen izah edeyim; malum siyasi iktidar özellikle son beş yılda neredeyse bütün siyasi söylemlerini dini değerler üzerine bina ederek, dini de töhmet altında bırakan bir iktidar mücadelesi yürütüyor.
Kuşkusuz insanların hayatlarını sahici bir dindarlık anlayışıyla tanzim etmeleri son derece değerlidir, dolayısıyla herkesin bu tür bireysel tercihlere saygı duyması gerekir. Ancak dini siyasetin bir aracı haline dönüştürerek bizzat iktidar olma eylemini dinle kutsallaştırmaya ve siyasi hareketinizi de sanki dinin bir vecibesi gibi göstermeye kalkarsanız hem dine büyük bir yük yüklemiş olursunuz hem de insanların dinle...