Elbette bütün bu yaşanan acılar, İslam toplumlarının hafızasında derin yaralar açtı. Ve halen bu travmaların etkileri günümüzde de devam ediyor. Kuşkusuz yaşananları yok farz edemeyiz, ancak travmalarımıza sığınarak reel dünyadan da kopamayız. Unutmayalım ki sadece Müslüman toplumlarda değil, bütün bir insanlık aleminde insanlık onurunun çiğnendiği, sayısız hak ihlallerinin yaşandığı dönemler olmuş ve acılar yaşanmış, muhtemelen bundan sonra da yaşanmaya devam edecek. Önemli olan, travmalarımızla yaşamayı bir kader gibi görüp gerçek dünya ile bağımızı koparmamaktır. Maalesef Müslüman dünya bir taraftan travmalarından beslenmeye devam ederken, bir taraftan da geçmişteki İslam medeniyetinin parlak günlerinin hülyasına dalarak gerçeklikle bağlarını koparmıştır.