Uzun süredir çocukluğumdan beri içinde yer aldığım dindar camia ile ilgili içimde müthiş fırtınalar kopuyor. Günlerdir kafamın içinde sayısız sorular birbirini izliyor; her gün saatlerce masamın başında oturup “Nasıl bir dünyada yaşıyoruz, nereye gidiyoruz, dindarların yıllardır hayalini kurduğu ve gelmek istediği yer burası mıydı?” gibi sorularla, yaşadığımız dönemsel savrulmalardan bir çıkış yolu bulmaya çalışıyorum.
İslami camianın bu ülkede en zor günlerde bile nasıl bir mücadele verdiğini dikkatle izlediğimizde, bu yürüyüşün arkasında hem İslami literatür hem de entelektüel açıdan zengin bir birikim olduğunu rahatlıkla görürüz.
Kökleri dört halife döneminin berrak aydınlığına dayanan ve yüzyıllar içinde şekillenen İslam kültürünün birikimiyle beslenen İslami düşünce Cumhuriyet döneminin ilk yıllarındaki kırılmalara ve savrulmalara rağmen, son yıllara kadar derinliğini muhafaza etmeyi başarmıştır.
***
Özellikle baskı dönemlerinde mecburen kendi kabuğuna çekilmiş, toplumsal hayatta görünürlüğünü en alt seviyeye indirmek zorunda kalmış ama özündeki dinamizmi asla kaybetmemiştir.