İslam tarihinin hemen bütün dönemlerinde devlet otoritesine karşı muhalif duruş makbul bir davranış olarak kabul edilmemiştir. Ancak bu değerlendirmenin, İslam’ın ilk yıllarına tekabül eden Hz. Peygamber ve dört halife dönemini kapsamadığını da hemen belirtmekte yarar var. Hz. Peygamber ve Hulefai Raşidin sonrasında İslam ve muhalefet birbirine zıt iki kavram gibi algılanmaya başlanmıştır. İktidarın zihinlerdeki karşılığı güç, birlik ve iyilik olarak algılanırken, muhalefet fitne, isyan ve fesatçılık olarak değerlendirilmiştir. *** Bu yüzden de neredeyse İslam siyaset tarihinin hiçbir döneminde muhalefet kavramı kurumsal bir yapıya dönüşememiştir. Teorik olarak adaletle hükmetmeyen bir yönetici İslam nezdinde makbul bir kişi olmamakla birlikte, uygulamada ortaya çıkan yanlışlardan dolayı uyarılması fitne olarak değerlendirilmiştir. Maalesef zalim bir yöneticiyi uyaranları koruyacak fıkhi pratik oluşturulamamıştır. Demokratik siyaset kültüründe muhalefet, iktidarı tamamlayan ve dengeleyen önemli bir unsur olmasına karşın, tarih içinde oluşan İslam kültüründe muhalefet kelimenin tam anlamıyla düşmanlaştırılmıştır.