Meğer hukuku, adaleti yeniden konuşmayı ne kadar çok özlemişiz. Aslında AK Parti bu kavramların hiç yabancısı olan bir parti değil.
Zira 2002 yılında yola çıkarken, ‘hukukun üstünlüğü’ konusunda Türkiye’nin önüne öylesine sağlam hedefler koymuştu ki, hepimiz artık Türkiye’yi evrensel hukuk normları hedefinden kimsenin döndüremeyeceğine canı gönülden inanmıştık. Çünkü AK Parti 2002 Türkiye’sinde hiçbirimizin hayal bile edemeyeceği ve adeta manifesto niteliği taşıyan bir hukuk devleti hedefiyle yola çıkmıştı: “Partimiz hukuku, korkutmanın ve cezalandırmanın değil, adaleti sağlamanın aracı olarak görmektedir. Mevzuatımızdaki yasakçı hükümler nedeniyle, ülkemiz hukuk devletinden çok kanun devleti görüntüsü vermektedir. Türkiye, kanunlarını hukuka, hukukunu evrensel adalet ve insan hakları esaslarına dayandırarak ve temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasını sınırlayan yasakçı hukuk sistemini değiştirerek gerçek anlamda hukuk devleti olacak ve uluslararası camiada saygın bir yer kazanacaktır.”
Aslında o günün şartlarında bu söylemler uzak bir hayal gibi görünüyordu, ama AK Parti iktidarı 2011 yılına kadar bu ‘hukuk devleti’ hedeflerinin önemli bir bölümünü hayata geçirmiştir. Ancak şu da bir gerçek ki, Türkiye özellikle son beş yılda ‘hukukun üstünlüğü’ anlamında çok kıymetli zamanlarını kaybetmiştir. Ve bugün hepimizin bizzat yaşayarak gördüğü gibi Türkiye hukuk konusunda pozitif haberler duymaya hasret kalmıştır.