Seçim sonrası oluşan yeni kabinenin, Türkiye’nin meselelerini kendine dert edinen herkesi heyecanlandırdığını, dahası umutlandırdığını bu köşede tekrar tekrar dile getirmiş ve bu heyecanı paylaşmıştık.
Çünkü bu kabine Mehmet Şimşek, Hakan Fidan ve Cevdet Yılmaz başta olmak üzere mevcut AK Parti yapısı içinden çıkabilecek en makul kabineydi.
Çünkü Mehmet Şimşek ekonomide rasyonaliteye dönmeyi, Hakan Fidan ise Türkiye’nin dış politikada yeniden diplomatik akla dönme umudunu temsil eden isimlerdi. Bu yüzden de makul insanlar nezdinde beklenti doğal olarak yüksekti. Dış politikanın kendine has özelliği olması dolayısıyla Fidan’ın daha şanslı olduğu muhakkak..
Ancak Mehmet Şimşek’in aynı şekilde şanslı olduğunu söylemek ne yazık ki pek mümkün değil. Zira irrasyonel politikalar ve ‘özel ekonomi fantezileri’ yüzünden ekonomide kaleler öylesine yıkılmış durumda ki enflasyonu dizginlemek de, dövizin ateşini düşürmek de, Türkiye’yi yabancı yatırımcı için cazip hale getirmek de, Batı’dan finansal kaynak temin etmek de öyle sihirli bir değnekle halledilecek gibi değil. Ayrıca...