Siyasetteki zihniyet savrulması, hepimizi öylesine can yakıcı bir iklimle mahkum etti ki memlekette sanki herkes bir çıldırmışlık hali yaşıyor.
Bu halin psikiyatrik bir tanımı var mıdır bilemem ama toplum olarak yarınlarımıza ilişkin umutlarımızın kaybolmasından ve etrafımızı kuşatan korku ikliminden kaynaklanan ağır bir travma yaşadığımız kesin.
Elbette durup dururken korkular ve travmalar yaşamıyoruz. Tıp literatüründe her hastalığı yaratan ya da tetikleyen bir takım etkenler olduğu gibi eminim travmalarımızı da besleyen mutlaka bazı sebepler vardır.
Sadece son beş yıl içindeki siyasetin, özellikle de iktidarın söylem çılgınlığına bakmak bile bu toplumun nasıl ağır bir ruh çöküntüsü yaşadığını net olarak ortaya koyacaktır.
Şu günlerde, ruhları kirli bazı tipler hariç, bütün Türkiye Konya’da katledilen doktorumuz Ekrem Karakaya için ağlıyor. Bu olay asabı bozuk bir manyağın işlediği cinayetten ibaret değil elbette. Arkasında genetiği bozulmuş bir siyasetin yarattığı kirli iklim var, toplumsal hastalıklarımız var.
Hatırlayalım, özellikle iktidar erki son beş yıldır “Varsın giderlerse gitsinler…” benzeri...