Müzik galiba sadece kalbimizi ve ruhumuzu zenginleştirmekten ziyade bizi başka alemlere, hatta filozoflara ve şairlere götüren sanatsal bir yaratım. Dinlediğimiz bir müzik caz, rock, klasik ya da başka bir tarzda olabilir, önemli olan o melodik yapının ruh dünyamıza ne ölçüde nüfuz edip etmediğidir.
Bazen öyle harika müziklerle karşılaşırsınız ki o anda belki de size hiçbir şey söylemez, kim bilir belki de her kalbin bir müzik saati vardır. Kendi tercihlerim üzerinden örneklemem gerekirse; benim başucu müziklerim vardır, çoğu kez onları duygu dünyamın ritmik ve de melodik saatine göre dinlemeyi tercih ederim. Mesela Ramazan ayında daha çok ilahi ve klasik müzik dinlemenin ruhuma iyi geldiğini düşünüyorum.
Şu günlerde hiçbir zaman sınırlamasını dikkate almadan efsane rock grubu Jethro Tull dinlediğime göre, demek ki müzik dinlemenin tayin edilmiş bir zamanı yokmuş.
Grubun pandemiden dolayı gecikerek 2022 yılında çıkardığı “The Zealot Gene” albümündeki şarkıları dinlerken zaman ve mekan kavramlarının aslında ne kadar izafi kavramlar olduğunun ayırdına varıyor insan… Albümdeki her şarkı kelimenin tam anlamıyla bir sanat eseri....