Bu köşede değişik zamanlarda AK Parti’nin kendi kuruluş felsefesinden uzaklaşarak başka bir istikamete yöneldiğine ilişkin önemli eleştirilerde bulundum. Halen de bu görüşlerimi muhafaza ediyorum, eğer AK Parti kendi makuliyet çizgisine dönemezse hem uzun vadede kurumsal kalıcılığını sağlayamaz hem de herkesin kendisini güvende hissedeceği bir huzur ortamı inşa edemez.
Özellikle son beş yılda AK Parti’de yaşanan istikamet savrulması, Türkiye’yi ekonomide, hukukta, özgürlüklerde bizzat kendisinin sağladığı kazanımları bile heba eden gerileyişi beraberinde getirmiş bulunuyor.
28 Mayıs sonrasında muhalif kesimler dahil herkes için, seçimden bir kez daha başarı ile çıkmış bir AK Parti iktidarının son yıllarda izlediği iktidar tarzında bir değişiklik olup olmayacağı merak konusuydu. Bu açıdan bakıldığında, iktidar cenahında yaşanan vitrin değişikliklerinin “Acaba AK Parti gerçek kimliğine geri mi dönüyor” şeklindeki bazı soruları gündeme getirdiğini de belirtmek gerekiyor.
Esas itibariyle derin ekonomik krize, yoksulluğa, yolsuzluk ve hukuksuzluk algısına rağmen sandıkta toplumun onayını almış bir iktidarın mevcut uygulamalarından vazgeçmesini...