Dünyanın hangi coğrafyasında yaşıyor olursanız olun, hiç bilmediğiniz bir dilde de olsa dinlediğiniz bir müzik size mutlaka bir şeyler söyler. Bu yüzden müziğin vatanı yoktur ve de evrenseldir. Eğer mutlaka bir vatan bulmak gerekiyorsa, müziğin gerçek vatanı kalbinizdir.
Yaşadığımız hız çağının imkanları dikkate alındığında dinlediğimiz müzikler bazen uzak kıtalardan, bazen de yüzyıllar ötesinden gelir. Kısacası yüreklerimizi ısıtan müzikler hem çok uzak ama aynı zamanda çok yakındır…
Bugün yüzyıllar ötesinden Endülüs İslam medeniyetinin “altın sesli” şarkıcısı ve aynı zamanda modacısı Ziryab’ın izinde müziğin farklı sokaklarını dolaşacağız.
Ziryab Mezopotamya’da dünyaya gelmiş ve farklı kaynaklarda yer alan bilgilere göre aslen Kürt’tür. Asıl ismi Ali b. Nafi ve lakabı ise sesinin güzelliğine atfen ‘siyah tüylü kuş’ anlamına gelen Ziryab’tır. Müzik otoriteleri tarafından flamenkonun ve gitarın babası olarak kabul edilen bu altın sesli şarkıcı, dönemin ünlü müzisyenlerinden birisi olan İshak el-Mevsili’nin öğrencisiydi....