Liyakati esas almayan yönetim biçimlerinin kültürel ve ekonomik anlamda gelişmiş bir toplum inşa etmelerinin mümkün olamayacağını artık hepimiz biliyoruz.
Ancak yine biliyoruz ki gelişmiş toplum olabilmede liyakat tek başına yeterli bir unsur değil. Daha geniş bir zaviyeden baktığımızda, sürdürülebilir bir demokratik sisteme kavuşmuş toplumlarda aynı zamanda eleştiri ve tartışma kültürünün de iselleştirildiğini görüyoruz.
Eğer bir toplumda eleştirel düşünce gelişmemişse, yönetim erki eleştiriye tahammülsüzse, dahası yönetim makamında olanlar ülkenin sorunlarını tartışarak ortak akılla çözüm üretemiyorlarsa başarı sağlamaları da mümkün değildir.
Maalesef günümüzün Müslüman ülkeleri eleştirel düşünce açısından kelimenin tam anlamıyla içler acısı bir durumdadır. Zira bu ülkelerdeki siyasal yöneticiler, ülke sorunlarıyla ilgili aldıkları kararları hiçbir tartışma ve eleştiri süzgecinden geçirmeden ayaküstü, alelacele ve tamamen duygusal bir şekilde hayata geçirmektedirler. Ne yazık ki cehalet üzerine inşa edilmiş olan bu kararlar, iktidar yandaşları dışında kimseyi mutlu etmemektedir.
Oysa özgür tartışma ortamının hakim olduğu demokratik toplumlarda, bizzat...