AB’nin zaman zaman Türkiye’ye karşı sergilediği duyarsızlıkları eleştirebiliriz, ama bu meselenin bir de Türkiye boyutu var. Bu çerçevede Ankara’nın da taahhütlerini yerine getirdiğini söylemek ne yazık ki mümkün değil. Elbette Türkiye’nin özellikle 15 Temmuz gibi bir bela ile uğraşmasından kaynaklanan haklı gerekçeleri olabilir. Ancak bu, demokratik kriterleri ilanihaye askıya almayı gerektirecek bir mazeret de olamaz. Bugün geldiğimiz nokta AB çıpasının Türkiye için ne kadar hayati bir öneme sahip olduğunu net bir şekilde ortaya koymuş bulunuyor. Epey bir süredir Avrupa Birliği’ne meydan okuyoruz, buna karşılık da Trump ve Putin’le geliştirdiğimiz dostluk üzerinden bir dış politika inşa etmeye çalışıyoruz.