İlk gençlik yıllarımızdan bu yana geçtiğimiz bütün duraklarda ezberletilen “kadim medeniyet” hayallerine kendimizi öylesine kaptırdık ki bir türlü o günlerden bugünlere gelemiyoruz.
Siyasetçilerimizden, düşünce ve bilim insanlarımıza kadar hemen herkes söze “Biz öylesine kadim bir medeniyetin varisiyiz ki atalarımız at sırtında bütün dünyaya barış ve insanlık götürdü” cümlesiyle başlayıp zihinlerimizi pembe hayallere daldırdılar. Kuşkusuz bu geçmişte kurduğumuz medeniyetleri, imparatorlukları toptan inkar etmek ya da yok saymak anlamına gelmiyor. Akla ve hakkaniyete uygun olan; her dönemi kendi tarihsel ve sosyolojik şartları içinde değerlendirerek pozitif ve negatif yönleriyle birlikte görebilmektir.