Herkesin malumu olan bir gerçek var ki hiçbir ekonomik realiteye uymayan bir anlayışla, Türkiye derin bir ekonomik kriz yaşıyor. Böyle bir ortamda Mehmet Şimşek’in ekonominin başına gelmesini umutla karşıladık.
Bu gerçekten de Türk ekonomisi açısından büyük bir imkandı, Şimşek’le birlikte ekonomi pozitif bir ivme kazanabilir ve ülke makus talihini yenebilirdi.
Ama gördük ki değişen bir şey yok. Seçim öncesi popülist bir anlayışla bol keseden dağıtılan paralar, hiçbir plan ve programa dayanmadan yapılan zamlar ekonomik dengeleri bozmuş ve Türkiye’yi kelimenin tam anlamıyla çıkışı olmayan bir labirente mahkum etmiş bulunuyor.
İktidar da geniş toplum kesimleri de biliyordu ki seçim sonrası hepimizi bir fırtına bekliyordu. Nitekim Mehmet Şimşek’in şu ana kadar yaptığı tek icraat, insafsız ve adaletsiz vergiler ve zamlar oldu.
Kimse kusura bakmasın, eğer bir gece ansızın akaryakıta tarihin en büyük zammını yapmak (yüzde 198) bir yönetim maharetiyse, bunun için ekonomist olmaya filan gerek yok. Nurettin Nebati de pekala bu zamları yapabilirdi…
Ancak bütün kabahati...